5 Ocak 2013 Cumartesi

BİNLERCE DANSÖZ VAR


 “Kaarşim bu oynu biliyooor!” derken göz göze geliyoruz, bilardo masasının yanında ıstakasını sebepsiz yere tebeşirleyen, kısa gibi ama değil, ben boylarındaki adamla.Giydiği polo tişörtün yakalarıyla olan derdi gözüme çarpıyor.Kendisinden daha “şekil” bulduğu “kaarşi” topu, bilardo masasının iki duvarına çarptırıp, vurmak istediği topu deliğe sokuyor.Büyük başarı, yani en azından benim gibi az hatta hiç bilardocular için.”Aaşkıııım yuppiii” sesini duyar duymaz kafamı platin saçlıya çeviriyorum.Sevgilisinin atışını kutluyor.İnceden özeniyorum sevgilisine sevgisini reel hayatta bu denli belli edebilmesine.Sol omuz başımda şeytan onur çıkıp : “ucuz sevgi bununki bugün buna yarın sana aşkım deer”.diyor.Sağ açımdan konuşan boynuzlu onuru ciddiye alamıyorum.Elindekinin de ismini soruyorum.
“Abi…galiba  çatal.….yani,ne olabilir ki başka?sence?.......” Diyor.Kaybol diyorum kayboluyor.Tek kesebildiğim racon yine kendime oluyor. Platin ve lakos sponsorluğunda yaşayan kızımız ve kirli sakal kucaklaşıyorlar.Aşkları şahlanıyor..Onlar gibi olamadığıma yanarken, melek onur‘u görüyorum sağ omuz başımda.Orası daha sportif olduğu için rahat uzatmış ayaklarını omuz başımdan, elde sigara konuşuyor.”Rahat ol onurcum,senin karakterin bu,takmaa.”diyor.Takmıyorum.kayboluyor.Bunlar yaşanırken kafamda, arkadaşım özel hayatını anlatmaya devam ediyor.Duymuyorum, burun ve dudak arasındaki çukura odaklanmış olan beynimi uyarıyorum.”Hı hı evet” diyerek arkadaşımı onaylıyorum.Hikayesini anlatmaya devam ediyor.Ben ve meleklerim.çarlininkiler yanında çirkin sayılabilirler.Arkadaşımı dinlemeye devam ediyoruz.Sıradan bir final yaparak anlatıcaklarını bitiriyor,artık dağılabiliriz.Bir süre sessiz oturuyoruz.Ömrümüzden giden dakikaları sayıyorum.Ben kaçar hacı saat on iki buçuk olmuş diyor.Peki mademle uğurluyorum. Ev yürüme mesafesinde.Ellerim cebimde yürüyorum.Canı öyle istediği için sağımdaki çöp kutusunun dibine yatmış uyumakta olan köpeği görüp,kafa nereye ben oraya tavrına özeniyorum.Neyseki çok geçmeden eve ulaşıyorum.Salonun ışığını açıyorum.Sabah geç kalacağım endişesiyle hızlıca çıkardığım eşortman altımın sürreal haliyle karşılaşıyorum.Saat gece yarısı bir olmasına rağmen,üşenmiyorum.Bir mağaza çalışanı titizliğiyle düzeltiyorum.Katlama işi sona ermek üzereyken dışardan gelen acı fren sesiyle pencereye koşuyorum.Perdenin arkasına saklanmış ne olduğunu gözlerken ben aşağıdaki arabanın içinden yüksek sesle çalan “serdar ortaç hiti” ve bir kızın:
 “Hayır erman.seni dinlemiyorum.Ne demekmiş yaa” bağırtılarını duyuyorum. Erman karşılık veriyor “Kızım sus.sus dedim.Sus,sus lan!” .”Kızı” susmuyor,kapı açılıyor Erman “kızı”nın kolunu sıkarak arabaya yaslıyor,kız şiddetle :”Yeter be yeter adi herif” diye haykırıyor. Erman tokadı basıyor ve kız yere yapışıyor.Arabanın teybindeki serdar ikinci şarkıya başlıyor,”üzecek adam çook!.” Belli ki Erman ve kızı serdarın cd sini dinliyor.Olay ilgimi çekiyor uzak gözlüğümü montumun cebinden alıyor ve tekrar pencereye koşuyorum. Şimdi her şey çok daha net olarak görünüyor.Ermanın kirli sakalları ve yerdeki kızın platin saçları benim içimde küçük bir mutluluk kelebeği havalandırıyor.Tam kelebeğim havalanmak üzereyken sağ omzumda yeniden melek onur bitiveriyor: “Ayıp,ayıp nsanların mutsuzluğundan mutlu..” Tam o sırada sözünü kesiyorum.Tamam abi o geyiğe hiç girmeyelim gece gece.Şeytan onur sol omzumdaki yerini alıyor: “Demedim mi olum ben sana, ucuz sevgi bununki bugün bunaa yarın sana aşkım deer “diyor. Kıs kıs gülerken biz şeytanımla ,aşağıda serdar şarkılarına hız kesmeden devam ediyor:”Bebeğim oldun daha ilk günde ne çabuk dediğin zaman ağlıyorum.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder